MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletvekillerinin İmralı’ya giderek doğrudan görüşme yapması ve alınan mesajların kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini söyledi. Güncellenmiş açıklamaların önemli olduğunu belirtti.
Bahçeli: Milletvekilleri İmralı’ya giderek yüz yüze görüşebilir, mesajlar alınmalı ve paylaşılmalı
(MHÜ) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır. Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır. Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye’dir" dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Kürsüye çıkan Bahçeli, özetle şunları kaydetti:
- Gazze’deki soykırım ve insani felaket dünyayı ayağa kaldırmıştır. Bilhassa Gazze’ye insani yardım malzemesi götürmek amacıyla yola koyulan Küresel Sumud Filosu, Siyonist kuşatmayı sarsmış ve uluslararası sularda uğradığı terörist saldırıya rağmen direniş umutlarını kamçılamıştır. Alçakça gözaltına alınan 36’sı Türk vatandaşı 137 aktivistin yoğun girişimler sonucunda Türkiye'ye getirilmesi müessir bir başarıdır ve emeği geçen kim varsa tebrik etmek hepimizin görevidir. Birleşmiş Milletler’in üye ülke sayısı 193’tür. Bunun 157’si Filistin’i tanımıştır. Soykırımcı İsrail tecrit edilmiştir. Bu yılki Genel Kurul’da pek çok ülke Filistin’i tanımıştır. Bu vesileyle hepsine teşekkür ediyor, tebriklerimi iletiyorum. Trump’ın 'Filistin’i tanımak, Hamas’a ödüldür' sözleri önyargılı, basit, bayağı ve bağnazcadır. Hamas terör örgütü değildir, gerçek manasıyla terör yöntemlerine başvuran haydut devlet İsrail’dir. Hamas ülkesini, vatanını ve milletini savunan bir direniş örgütüdür. Hazırlanan 20 maddelik Gazze Planı günlerdir Türkiye ve dünya gündemindedir. Bu plana Hamas’ın müspet yaklaşımı, ayrıca müzakereye yeşil ışık yakması en azından silahların susması, ateşkesin sağlanması, kısmi bir sükûnetin vasat bulması adına memnuniyet vericidir. Fakat süreç engebeli, çetin, zorludur.
- İsrail’in durdurulması masa başında olmuyorsa sahada ve silahla yapılması tarihin kırılma anı olarak karşımıza çıkabilir. İsrail ile Hamas arasındaki savaş sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nde barış ortamının kurulması umut edilirken, müzakereler için adres Mısır’dır. Bu müzakerelerde İsrail’in nasıl hareket edeceği ve hangi yolları takip edeceği muammadır. Trump ve Netanyahu’nun görüşmelerinden önce Türkiye başta olmak üzere çeşitli bölge ülkeleriyle toplantılar yapılmış, Gazze Planı üzerinde görüş birliği sağlanmıştır. Bu planın devam etmesi ve değişiklikler Pakistan Başbakanı tarafından açıklanmış, İsrail’in Gazze’den çekilmeyeceği belirtilmiştir. İsrail’in insanlık ve barış umutlarının düşmanı olduğu vurgulanmıştır. Mısır’daki müzakerelerin durması halinde, İsrail’in saldırılarına ve soykırımına devam etmesi halinde, askeri seçeneklerin meşru hale gelebileceği açıklanmıştır. Dünya vicdanı çocuk katliamlarını artık kabul edemeyecektir ve ya barışa ya da uluslararası güçle Gazze’nin kurtarılması gerektiği belirtilmiştir.
- İki devletli çözümden başka yol kalmadığı düşünülmektedir. Gazze için acil kıyam ve merhamet zamanı olduğu ifade edilmiştir. 5 Ağustos 2024’te önerilen Kudüs Paktı’nın önemi vurgulanmış, uluslararası destekle bölge barışının sağlanması istenmiştir. İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve ateşkes çağrısı yapılmıştır. Batı Şeria’nın ilhak girişimleri ise tehlike olarak görülmüştür. Birleşmiş Milletler toplantısında, çeşitli ülkelerin Filistin’i desteklediği ve askeri güç kullanımını önerdiği belirtilmiş, 57 İslam ülkesinden de kararlı duruş beklenmiş ve iki devletli çözüm tekrar vurgulanmıştır.
- Terörsüz Türkiye hedefi, iç barış ve huzurun sağlanmasıyla ilgilidir. Bu hedefin gerçekleşmesiyle, Türk milletinin kazanç sağlayacağı ifade edilmiştir. Çevrelerin iftiralarına rağmen, bu politika kararlılıkla sürdürülecektir. Türkiye’nin kutlu doğumuna yaklaşıldığı ve yeni bir dönemin başlangıcında olduğu dile getirilmiş, sabır ve birlik çağrısı yapılmıştır. Milletin ortak ve aydınlık bir gelecek için beraber hareket etmesi gerektiği belirtilmiştir.
- İnsanların ve grupların ortak noktalarına değil, farklılıklarına odaklanmak ve bu farklılıkları zenginlik haline getirmek gerektiği önerilmiştir. Korkuları ve nifakları geride bırakmak, iç ve dış bölücülüklerle mücadele edilmesi gerektiği vurgu yapılmıştır. Milliyetçilikten bihaber olanların iddialarına karşı direnç gösterilmiştir. Terörsüz Türkiye çalışmalarını anlatmak ve genişletmek amacıyla, çeşitli bölgelerde toplantılar düzenlenmiş ve milletle paylaşılmıştır. Toplantılarda elde edilen mutabakat ve öneriler doğrultusunda, gerçekçi bir yol haritası belirlenmiştir.
- Kürt kardeşlerin terörle bağlantısının olmadığının altı çizilmiş, terörle uzaktan yakından ilgisi olmayan kimseler aileleriyle kucaklaşmaya davet edilmiştir. Silahların tamamı yakılmalı ve siyasetin ön plana çıkması gerektiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda, Türkiye’nin kardeşlik ve birlik ruhunun güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
- PKK’nın elini taşın altına koyduğu ve silah bırakma ile örgütsel varlığını sona erdirdiği belirtilmiştir. SDG ve YPG’nin ise henüz bu çağrıya uymadığı ifade edilmiştir. İmralı çağrısına uyulmadığı ve örgütsel silah bırakma işlemlerinin tamamlanmadığına dikkat çekilmiştir. Şam yönetimiyle yapılan mutabakata uyulmasının önemine değinilmiş, bölgedeki siyasi ve askeri gelişmeler ele alınmıştır.
Diğer yandan, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarını sürdürmekte olup, toplam 13 toplantı yapılmış ve 14’üncüsü yarın gerçekleştirilecektir. Bu çalışmalar sayesinde toplumun farklı kesimlerinin görüşleri alınmakta ve yol haritası belirlenmektedir. Ayrıca, Terörsüz Türkiye hedefine 81 ili kapsayacak şekilde ve 9 bölgedeki toplantılarla ulaşılmaya devam edilmektedir.
Kürt kardeşlerin terörle ilgisi olmadığı vurgulanmış ve ailesiyle kucaklaşmaları çağrısı yapılmıştır. Silahların yakılmasının, siyasetin ön plana çıkarılmasının ve kardeşlik hukukunun güçlendirilmesinin önemi ortaya konmuştur. PKK’nın elini taşın altına koyduğu ve silah bırakma sürecinde olduğu belirtilmiş, SDG ve YPG’nin ise henüz harekete geçmediği ifade edilmiştir. Son olarak, Suriye’nin kuzeydoğusundaki gelişmeler ve bölge mutabakatları üzerinde durulmuş, bölgesel gelişmeler ve Şam yönetimiyle ilgili hassasiyetler ele alınmıştır.