CHP Sözcüsü Deniz Yücel, yargı operasyonları ve iddianamelerin hazırlanmadığı durumlar üzerine yaptığı açıklamada bağımsız mahkemelerin önemine vurgu yaptı ve hukuka olan inancını dile getirdi.
(ANKARA) - CHP Sözcüsü Deniz Yücel, CHP'li belediyelere yönelik operasyonlar ve iddianamelerin hazırlanmadığı durumlar hakkında açıklama yaptı. Bağımsız ve tarafsız bir mahkemenin, yasalara uygun kararlar vereceğini, siyasi iktidar isteklerine göre karar verilmediğini belirtti. Kimse unutmamalıdır ki bu zamanlar geçecek ve yüz karası kararlar tekrar ortaya çıkacaktır. Siyasi baskı altında hukukun sınırlarını aşanlar, en az bu baskı yapanlar kadar suçludur. Demokratik hak ve adalet talep eden birçok insan vardır ve bunlar bir mahallenin, ilçenin, kentin ve ülkenin geleceğini sadece milletin belirleyeceğini savundu.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Özel başkanlığında CHP Genel Merkezi’nde toplandı. Toplantı saat 13.30’da başladı ve devam ederken, CHP Sözcüsü Deniz Yücel MYK gündemine ilişkin açıklama yaptı. Yücel, partisinin dün Brüksel’de düzenlediği 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerinin 61’incisini gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Gurbetçi vatandaşlar ve hukuksuzluklardan kaygı duyanlar ile adalet talebimizi dile getirdiklerini belirtti. Demokratik bir ülkede, yargı kararlarının siyasetin gölgesinde olmaması ve hukukun üstünlüğü olduğunu vurguladı. Her geçen gün hukuk ve adalet mücadelesini büyüttüklerini söyledi.
AK Parti’nin yargı kollarının CHP’ye ve belediye başkanlarına saldırmaya devam ettiğini, tutuklu CHP’li belediye başkanlarının hukuksuzca gözaltına alındığını hatırlattı. 204 gündür millet iradesi tutsak olmasına rağmen henüz iddianame hazırlanmadığını belirtti. İddianame olmadan tutuklamanın hukuka aykırı olduğunu ve hukuki başarı söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Mansur Yavaş’ın soruşturma izni alması ve suçlama çabasını eleştirerek, soruşturmanın siyasi değil, hukuki olmadığını savundu. Aynı şekilde Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun tutukluluğuna ilişkin hukuksuzluk olduğunu vurguladı. Belediyelerin ve hukukun bağımsız olması gerektiğine değindi ve hukuki kararların siyasi emellere alet edilmemesi gerektiğini ifade etti. Akabinde, millet iradesinin ve hukukun üstünlüğünün önemine vurgu yaptı ve siyasi kararların halkın iradesini yansıması gerektiğini belirtti.
Yücel, Ankara’da öldürülen Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş ve İstanbul’da geçen hafta öldürülen Avukat Serdar Öktem olaylarına değindi. Serdar Öktem’in, Sinan Ateş cinayetine ilişkin tutuklanan kişilerden biri olduğunu ve cinayeti aydınlatabilecek önemi taşıdığını belirtti. Öktem’in can güvenliğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Çocukların suç örgütlerine üye olmaya zorlandığını ve ülke yönetiminin mafya düzenine dönüştüğünü öne sürdü. Faili meçhul suçlar ve cinayetlerin artmasıyla hukuksuzlukların arttığını ve ülkedeki suç örgütlerinin siyasete yön verme ihtimaline dikkat çekti. Güvenlik ve adalet sisteminin bozuk olduğunu, insan ve mal güvenliğinin tehlikeye girdiğini ifade etti.
Türkiye’nin uyuşturucu trafiğinin önemli bir merkez haline geldiğine işaret eden Yücel, uyuşturucu satışıyla mücadele yerine, popüler isimler ve operasyonlar ile gündemin değiştirilmeye çalışıldığını belirtti. Gündemdeki suç örgütlerinin ise büyüdüğünü ve sokaklarda yaşanan suçların arttığını söyleyerek, hukuki ve faili meçhul suçlara karşı duracaklarını ifade etti. İnsanların, çocukların güvenle oynayabildiği, özgürlük ve adaletin sağlandığı bir Türkiye hedefi olduğunu dile getirdi.
Yücel, ekonomi alanında yürütülen politikaları eleştirdi. Enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle vatandaşların acı çektiğine, vatandaşların borç batağına saplandığına dikkat çekti. Kredi ve kredi kartı borçlarının zirveye ulaştığını ve icra dosyalarının arttığını belirtti. Ekonomik istikrarın ve hukukun üstünlüğünün sağlanmadığı bir ortamda başarı beklenemeyeceğine vurgu yaptı. Ayrıca, eğitim politikasını da eleştirerek, eğitim sisteminde yaşanan karmaşayı, sınavların karmaşasını ve üniversite altyapısındaki eksiklikleri dile getirdi. Son olarak, sistemin değiştiği ve Atatürkçü, laik eğitim anlayışına darbe vurulduğunu savundu.
