Adana Altın Koza Film Festivali'nde gösterilen 'Ev' filmi, 6 Şubat depreminin ardından Hatay’da çadırda yaşayan Karasu ailesinin yaşadıklarını ve umutlarını anlatıyor. Yönetmen Eskiköy ve ailenin temsilcisi duygularını paylaştı.

Adana Altın Koza Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da gösterilen “Ev” adlı film, 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği bölgedeki bir ailenin yaşadıklarını konu alıyor. Yönetmen Orhan Eskiköy’ün yönetmenliğinde, Hatay’ın Samandağ ilçesinde çadırda kalan Karasu ailesinin gerçek hikayesine odaklanıyor.
Eskiköy, bu filmde profesyonel oyuncular veya yapay setler kullanmadan, gerçek karakterlerle ve yaşanmış bir hikâyeyle ilerliyor. Kamera, doğrudan Karasu ailesinin çadırına odaklanarak, evlarını kaybetmiş bir ailenin yeni bir 'ev' hayali kurmasını anlatıyor. Film ilk gösterimini de bu festival kapsamında yaptı.
Eskiköy, yapım sırasında yaşadığı deneyimi şöyle aktardı: “6 Şubat’tan sonra televizyon ekranındaki görüntülere bakarken, bunların unutulacağı izlenimini edindim. Bir şeyler yapmak gerektiğine inandım, bu bir sorumluluktu. Yapımcım Selim’in tanıdıkları Samandağ’daki depremzedelerle iletişim kurdu ve bizi bölgeye davet ettiler. Hülya Karasu ile tanıştım, çekimler için izin istedim ve kabul edildi. Sonrasında eşi Mustafa ile de görüştüm, niyetimi anlattım ve onlar da kabul etti. Bu şekilde film ortaya çıktı.”
Eskiköy, insanların evlerine dönmelerinin hayaliyle ilgili olarak, Cumhurbaşkanı’nın bu konuda söz verdiği halde, üçüncü yıla girildiğinde hâlâ dönüş yapamadıklarını belirtti. “Benim en büyük hayalim, insanların evlerine dönmesiydi. Ama üç yıl geçti ve hâlâ gerçekçi bir dönüş sağlanmadı” dedi.
Hülya Karasu, yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Çekim izni almak istedim ve kabul ettik. O ilk zamanda şoktaydık, neyle karşı karşıya olduğumuzu tam anlamamıştık. Sonrasında fark ettik ki evimiz tamamen yıkılmış ve bir buçuk yıl boyunca çadırda yaşadık, kendi imkanlarımızla kurduk çadırlarımızı. Şu an konteynerdeyiz, evimiz bittikten sonra oraya geçeceğiz. Durumun ne zaman tamamlanacağı belli değil, her şey yeni başlıyor.”
Karasu, filmin kendisini ve ailesini tekrar yaşarken duygulandırdığını belirtti: “Filmde kendimi izlerken o günleri tekrar yaşadım ve çok etkilendim. O zaman şoktaydık, şimdi izledikçe daha da kötü oldum. Hâlâ ihtiyaçlarımız var, su ve elektriğimiz tam değil, hâlâ çadırda kalanlar var. Üç yıl geçti ama evler teslim edilmedi, sosyal ve psikolojik destek yok. İnsanlar zor koşullara rağmen memleketlerini terk etmiyorlar ama yaşam zorlaşıyor.”