Ankara’da gerçekleşen duruşmada, Bursa ve Adana Devlet Tiyatrosu müdürlerinin ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlamasıyla yargılandığı davada delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verildi.

Haber: Esra TOKAT
(ANKARA) - Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Sezai Yılmaz ve dönemin Adana Devlet Tiyatrosu Müdürü Efe Ünsal’ın, ‘‘İştirak halinde cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’ suçundan yargılandıkları davanın ilk duruşması bugün görüldü. Sanıklar hakkında ‘‘delil yetersizliği’’ nedeniyle beraat kararı verildi.
Ankara’da bir otelde, Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Sezai Yılmaz ve Adana Devlet Tiyatrosu Müdürü Efe Ünsal’ın, tiyatrocu H.K’yı rızası olmadan otel odasına çekip, odadan çıkmasını engelleme suretiyle ‘‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’ suçundan yargılandıkları davanın ilk duruşması gerçekleştirildi. Duruşmaya sanıklar, müşteki H.K. ve tarafların avukatları katıldı. Ayrıca duruşmayı Oyuncular Sendikası da izledi. Kimlik tespiti sonrası sanıkların savunmaları alındı.
Sanıklardan Efe Ünsal, olay günü Ankara’da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün toplantısı olduğunu belirtti ve şöyle konuştu: ‘‘O gün bölge müdürleriyle toplantı yaptık, ardından otele döndük. H.K. de turne sonrası otele gelmiş, sohbet ettik. Sonrasında yukarı çıkıldı. Otelde kalmayacaktım, ailem Ankara’da. Lobide bekliyordum. Sezai ile sohbetimiz uzayınca otelde kalmaya karar verdik. Odaya geldiğinde, saat geç olması nedeniyle kalabalığı giriş yapamayacağını söyledi. H.K. ısrarla odaya almak istedi, her defasında uyardık. Kendisi sarhoştu. Odaya girmeye çalıştıktan sonra tuhaflaştı, duvara sırtını dayadı ve yere çöktü. H.K. aşırı ilgi gösteriyordu, sorulduğunda kahkaha attı. Odaya çıkmasını istemedik, Sezai Bey sesini yükseltti ve odadan çıktı. Kimseye dokunmadık.’’
İkinci sanık Sezai Yılmaz ise yaptığı savunmada, ‘‘Biz aşağıda sohbet ederken H.K. ve arkadaşları otelle geldi. Gitar çalmak istediler, kabul etmeyince yukarı çıktık. Odanın önüne geldiğimizde, H.K. ‘Sezai Bey, biz geldik’ dedi. Efe, İsmail ve Mesut da vardı. H.K. odaya girmeye çalıştı, ittirdim ve uzaklaştırdım. H.K. hala içeri girmeye çalışıyordu. Bir anda odanın içeri girdi ve sırtını duvara verdi, yere çöktü. Sonra bana ‘bunları neden çağırdın’ dedi, ben de sesimi yükselttim. Sonra odadan çıktı, tekrar girişimde bulunmadı. Görüntü kayıtlarındaki ‘içki içtiğim’ ifadesine itiraz ediyorum, içki içmedim’ dedi.'’
Müşteki H.K. ise ifadede, ‘‘Turne kapsamında Ankara’ya geldik. Otelden çıkarken bir telefon aldı ve ‘sen neredesin, haberin yok mu’ denildi. Bir veya iki kadeh şarap içtim, rahatsızlığım nedeniyle içkiyi az içtim. Herkes benim abim, ablam ve hocamdı, güven ortamı vardı. Müdürler rakı içip gelmiş, devam ediyorlardı. Sadece benim elimde içki yoktu, onlar da vardı. Otelde birlikte çıktık, sohbet edip gitar çalmak istediler’’ diye konuştu. Ayrıca odanın önüne geldiğinde, Sezai Bey’in kendisini kolundan tutup odasına götürdüğü ve yere düştüğü anlatıldı. Olay anında odanın telefonu açıldığında, Sezai Bey telefonunu kapattı ve H.K. odasında telefon görüşmesi yaptı. H.K., ‘‘Hastalıklarım ve ruh sağlığım bozuk değil, yine de işleri aksatmadım, görevlerimi yerine getirdim. Sabah oteli arayıp kimlik bilgimi paylaşmamı istediler’’ şeklinde ifadeler verdi.
Tanık İsmail Tütüncü, ‘‘O gün sohbet ediyorduk. Sezai Bey önden çıktı. Neden önden çıktı bilmiyorum. Bir arkadaşım gitarını getirdi, odaya çıktı. Sonra kapı kapanınca kimse kalmadı. H. odadan çıktı ve yüzü gergindi, gülüyordu. Kendini odasına götürünce ağlamaya başladı. Telefon çaldı, ‘konuş’ dedi ve kapattı. Sezai Bey de aracılığıyla, kendisiyle görüşmek istedi.’’ şeklinde beyan verdi.
Sanıklar hakkında ‘‘delil yetersizliği’’ nedeniyle beraat hükmü verildi. Cumhuriyet Savcısı, ‘‘şüpheden sanık yararlanır’’ ilkesi doğrultusunda sanıkların beraatini talep etti. Mahkeme de 10 dakika aranın ardından kararını açıkladı ve sanıkların ‘‘delil yetersizliği’’ nedeniyle beraat etmesine hükmetti.