CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, iktidarın Demirtaş ve diğer siyasileri koz olarak kullandığını vurguladı. Fotoğraf ve tutukluluk süreçlerine ilişkin açıklamalar yaptı.
CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi parti liderleriyle verdiği ve tartışma yaratan fotoğrafa ilişkin, "Bu fotoğraf, iktidarın çaresizliğinin karesidir" dedi. Yine, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmemelerine ilişkin, "İktidar hem onları hem de içerideki diğer siyasileri koz olarak kullanmak istiyor. Örgütle, DEM Parti ile yürüteceği pazarlıklarda kullanmak için içeride tutuyorlar Demirtaş ile Yüksekdağ'ı" ifadelerini kullandı. İmamoğlu, Nobel Barış Ödülü paylaşımına gelen tepkilere ise "Bir kişiyi değil, demokrasiyi ve halk iradesini selamladım" diye yanıt verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Alevilere yönelik açılımını değerlendiren İmamoğlu, "Bu süreç başlatmaları çok gecikmiş ve hiç tartışılmaması gereken bir konudur. Bu nedenle acilen tamamlanmasını ve Alevilerin inanç haklarına tamamen kavuşmasını dilerim" dedi.
İmamoğlu, TBMM'nin yeni yasama yılı açılış resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefet liderleriyle verdiği fotoğrafın tartışma konusu olmasına ilişkin, "Türkiye öyle bir siyasi şiddete ve kamplaşmaya sahne oluyor ki TBMM çatısı altında ülkenin Cumhurbaşkanı ve muhalif parti liderlerinin bir poz vermesi bile artık çok garip karşılanıyor. Bu fotoğrafın olması değil, bugün bu buluşmaların olmaması büyük talihsizliktir. Biz veya diğer muhalefet partileri değil, bunun sorumlusu kim olursa olsun. Yıllardır ülkeyi geren, muhaliflere hakaret ve tehditlerle saldıran kişiler bu hale getirdi. Bu fotoğrafın 15-20 gündür tartışılıyor olması, demokrasimizin kalitesine dair çok şey gösteriyor. Türkiye'yi demokrasi değil, demokrasi karşıtları yönetiyor" ifadelerini kullandı.
Sosyal medya üzerinden tartışmalara değinen İmamoğlu, "Bir fotoğraf verilmesinin dahi toplumda oluşan negatif bakış, normal olması gereken medeni bir ortama dahi tepkili hale gelmenin tek sorumlusu Cumhurbaşkanı ve iktidar anlayışıdır. Toplumun bu tepkiyi vermesi, kendinden olmayanlara düşmanlık, ülkenin kutuplaşması ve siyaset ile hukuk dışı saldırıların sorumlusu iktidardır. Bu tepkiler, iktidarın doğru yolda olmadığını gösteren uyarıdır. Ben tutuklu durumum nedeniyle sosyal medyaya erişim sağlayamıyorum, durumu kısıtlı takip edebiliyorum. Sosyal medyada kimseyi kışkırtmıyoruz. Yüzeysel yorumlar üzerinden mahkeme kuranlara, siyaseten dikkatli olunmasını tavsiye ediyorum. Siyaset hassas bir iştir ve herkesin ihtimam göstermesi gerekir" şeklinde konuştu.
DEM Parti 19 Mart'tan beri yaşanan hukuksuzlukları dile getiriyor. İmamoğlu, Demirtaş ve Yüksekdağ'ın tutukluluklarına değinerek, "Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ o gün de içeride olmamalıydı, bugün de. Her ikisi de suçlamalar ve cezaevine konuldular. 2013’te başlayan çözüm süreci sona erseydi, bugüne kalmayacaklardı. 2013-2015 arasında suç sayılmayan fiiller, 2015'ten sonra yasa ve kanun değiştirilmeksizin suç sayılmaya başlandı. Bu nedenle adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor ve içeri alınan kişiler var" dedi. Demirtaş ve Yüksekdağ'ın tutukluluğunun iktidar ve yargının siyasi hesapları olduğunu ifade eden İmamoğlu, "İktidar hem onları hem de içerideki diğer siyasileri koz olarak kullanmak istiyor. Bu kişiler veya diğer siyasiler, tamamen iktidar hesapları ve siyasi amaçlar için içeride tutuluyor" diye ekledi.
Gazze'de varılan anlaşmaya ilişkin soruya yanıt veren İmamoğlu, "Gazze’de iki yıl süren yıkım ve on binlerce sivilin ölümü sonrası imzalanan ateşkes ve barış antlaşması, insanlık açısından umut vericidir. Ancak, barışın tek başına silahların susmasıyla sınırlı olmadığını, Filistin halkının evlerine dönmesini, yaraların sarılmasını, kendi topraklarında güvenle yaşamasını ve adaletin yeniden tesis edilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalı. Anlaşma, sahada ihlal edilme riskini azaltmak için etkili denetim ve yaptırım mekanizmalarıyla tamamlanmalı. İsrail ve Hamas anlaşmanın doğrudan imzacısı değil ve bu durum, anlaşmanın sahada uygulanmasını zorlaştırıyor. Kalıcı barış, çatışmanın fiili taraflarının sürece sahip çıkmasıyla mümkün olur, dış baskı veya tehditlerle değil" şeklinde cevap verdi.
