İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi, İsrail’in Batı Şeria’daki yasa tasarımlarını en güçlü biçimde kınadı. Uluslararası hukuka aykırı olan bu girişimlere karşı Filistin halkının hakkını savundu.

(ANKARA)-Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Endonezya, Pakistan ve diğer İslam ülkeleri, Arap Ligi ve İİT, 23 Ekim 2025 tarihinde ortak bir açıklama yaparak İsrail’in Batı Şeria’da attığı adımlara tepki gösterdi.
Açıklamada, İsrail Parlamentosu’nun Batı Şeria ve yasa dışı yerleşim bölgelerinde “İsrail egemenliği”ni genişletmeyi amaçlayan yasa tasarısı onaylamasının, uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğu belirtildi. Bu girişimlerin, 1967’den sonra işgal edilen Filistin topraklarının statüsünü ve demografik yapısını değiştirmeyi yasaklayan BM Güvenlik Konseyi’nin 2334 sayılı kararına ve Uluslararası Adalet Divanı’nın görüşüne aykırı olduğu vurgulandı.
Taraflar, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında egemenlik hakkının bulunmadığını bir kez daha hatırlatarak, bu girişimlerin “yasa dışı ve geçersiz” olduğunu ifade etti.
Ülkeler, 22 Ekim 2025’te Uluslararası Adalet Divanı tarafından açıklanan ve “İşgal Altındaki Filistin Topraklarında ve Bununla Bağlantılı İsrail’in Yükümlülükleri”ne ilişkin görüşü memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Divan’ın, Gazze ve diğer işgal altındaki bölgelerde yaşayan Filistinlilerin temel ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğünü teyit ettiği ve yardım engellemelerinin, açlığın savaş yöntemi olarak kullanılmasının yasaklandığını vurguladığı aktarıldı.
Açıklamada, Filistin halkının zorla yerinden edilmesi, sınır dışı edilmesi ve zor koşullara maruz bırakılması gibi uygulamaların uluslararası hukuk tarafından yasaklandığı hatırlatıldı. Ayrıca, Uluslararası Adalet Divanı’nın Filistin halkının kendi kaderini tayin ve bağımsız devlet kurma hakkını yeniden doğruladığı belirtildi.
Taraflar, İsrail’in yasa dışı ve tek taraflı politikalarına son vermesi gerektiğini ve uluslararası toplumu “hukuki ve ahlaki sorumluluklarını yerine getirerek” durumu denetlemeye çağırdı. Açıklamada, “İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki tırmanışını ve hukuka aykırı eylemlerini durdurması uluslararası toplumun görevidir” denildi. Son olarak, Filistin halkının 4 Haziran 1967 sınırlarında, doğu Kudüs’ü başkent yaparak bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkının, bölgede kalıcı ve adil barışın sağlanması açısından tek yol olduğu vurgulandı.