Hukukçular Derneği Genel Başkanı Gülseren, toplumda güven uyandıracak sosyal düzenlemelerin önemine dikkat çekti. Kalıcı barış ve bölgesel işbirliği için yasal adımların atılması gerektiğine vurgu yaptı.

Hukukçular Derneği Genel Başkanı Mehmet Melih Gülseren, TBMM Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısında, silahların tamamen terk edilmesiyle birlikte toplumda kalıcı huzur oluşturacak yasal reformların önemli olduğunu dile getirdi. Özellikle ilk aşamada, sosyal haklara ilişkin düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu adımların toplumsal kabulü sağladıktan sonra, infaz yasası ve terörle mücadele kanunu gibi mevzuatların gündeme alınması uygun olacaktır. Gülseren, tahliyelere ilişkin beklentilerin şu an toplum tarafından kabul edilmediğinin altını çizdi.
Gülseren, komisyondaki konuşmasında Türkiye özgü birtakım süreçlerin başarıya ulaşması için devletin tüm kesimlerinin katkısının önemli olduğunu belirtti. Ayrıca, dış güçler ve iç odaklarca provokasyonlar ve manipülasyonlar yapıldığını, bu nedenle etkileşimli yöntemler ve somut çözümler geliştirilmesi zorunluluğuna işaret etti. Medya ve dijital platformlarda Kürt kökenli vatandaşlara yönelik olumsuz ifadelerin kullanıldığını kaydetti.
Gülseren, güvenlik güçleri ve denetim kurumlarının, çatışmaya teşvik edici girişimlerin engellenmesi için kapsamlı çalışmalar yapması gerektiğine vurgu yaptı. Toplumda ayrıştırıcı ve kin ve nefret tohumları atan paylaşımların ve provokasyonların önüne geçilmesi temel öncelik olmalıdır. Ayrıca, sürecin sağlıklı işlemesi için mevzuat değişikliklerinin yapılması çağrısında bulundu.
Silahların bırakılması ile birlikte, kalıcı barış için toplumsal güvenin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Gülseren, Kürt kökenli vatandaşlara yönelik iletişim çalışmalarının geliştirilmesi ve denetimli yaşam alanlarının oluşturulması gibi adımların atılması gerektiğine değindi. Ayrıca, bölge ülkeleriyle koordinasyon sağlanmasının önemi üzerinde durdu.
Gülseren, terörle mücadelede bölgesel işbirliğinin önemine işaret ederek, Irak, İran ve Suriye gibi komşu ülkelerin de süreçte yer alması gerektiğini belirtti. Bu adımların, bölgedeki istikrar ve güvenlik açısından elzem olduğunu vurguladı. Aksi takdirde terör örgütlerinin farklı isimler ve yapıların tekrar ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, ülkedeki siyasi ve politik davaların tarihsel arkaplanını anlattı. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı önünde engeller oluşturan yargı ve bürokrasi yapısındaki değişikliklerin gerekliliğine vurgu yaptı. Çakmak, yargıdaki politik etkilerin azaltılması ve yeni düzenlemelerin yapılmasının önemine değindi.
Çakmak, ana diline ilişkin hakların önündeki engellerin kaldırılmasının gerektiğine dikkat çekti. Uluslararası sözleşmeler ve temel haklar çerçevesinde, Türkçe dışında yaşayan diller ve lehçelerin eğitim hakkının kullanılabilmesi adına, Anayasa ve Milli Eğitim Kanunu’nda düzenlemelerin yapılması önerisinde bulundu. Bu adımlar, çeşitli kültürlerin ve kimliklerin özgürce ifade edilmesine imkan sağlayacaktır.
Halklar ve halkların ortak geçmişi üzerine vurgu yapan Moray, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrar için beraber hareket etmesi gerektiğine değindi. Ortak bir tarihin ve geleceğin inşası için temel metinlerin uyumlu hale getirilmesi ve merkeziyetçi anlayıştan uzak durulması gerektiğini sözlerine ekledi.