Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 10 yıl sonra kadına yönelik şiddetle ilgili rapor hazırladı. Bulgular psikolojik şiddet ve şiddet nedenlerine odaklanıyor, eleştiriler ise raporun metodolojisine işaret ediyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ilk kez 10 yıl sonra kadına yönelik şiddet konusunu raporlaştırdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Marmara Üniversitesi tarafından hazırlanan "Türkiye Kadına Yönelik Şiddet Araştırması" özeti kamuoyuna açıklandı. Özet raporda, psikolojik şiddetin en sık boşanmış kadınlarda görüldüğü, şiddet gerekçesi olarak en çok öfke kontrol sorununun belirtildiği yer aldı.
Özet raporuna göre, psikolojik şiddet yaşamının herhangi bir döneminde en yüksek yüzde 62,1 ile boşanmış kadınlarda görüldü. Ayrıca, dijital şiddet uygulayanlar arasında yüzde 62,3 ile yabancı kişiler, israrlı takip uygulayanlar arasında ise yüzde 39,6 ile yine yabancıların önde geldiği kaydedildi. En çok belirtilen şiddet nedeni yüzde 21,7 ile erkeğin öfke kontrol sorunu oldu.
Raporda, yükseköğretim görmüş kadınlar arasında ekonomik şiddetin en az yüzde 8,9 ile görüldüğü, istihdam edilen kadınlar arasında ise en yoğun olarak özel sektörde çalışanların şiddete maruz kaldığı belirtildi. Son 12 ayda fiziksel şiddete maruz kalmış kadınların oranı yüzde 2,6 iken, yaş arttıkça şiddet görme oranında azalma gözüktü. Ekonomik şiddet son 12 ayda en çok yüzde 5,3 ile eğitim durumu düşük olan kadınlarda görüldü. Psikolojik şiddetin ise evli kadınlarda en düşük düzeyde olduğu görüldü.
Raporda, şiddet nedeni olarak erkeğin öfke kontrol sorunu ön plana çıkarıldı ve bu durum, özellikle 25-34 yaş grubundaki kadınlar arasında yüksek oranda belirtildi. Erkeğin öfke ve bağımlılık nedenleriyle şiddet uyguladığı vurgulandı. Selime Büyükgöze, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan, raporun toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve mekanizmalar konusunda yetersiz olduğunu ifade etti. Ayrıca, raporun metodolojisine dair soruların olduğunu ve kadınların neden şiddete uğradıklarına dair alınan yanıtların çarpıtıcı olabileceğini dile getirdi.
Büyükgöze, raporda medeni durum ve şiddet arasında varsayılan pozitif ilişkiden bahsedildiğine, ancak kadınların evlendiklerinde daha rahat olduğunu ve şiddetin azaldığını varsaymanın yanıltıcı olabileceğine dikkat çekti. Ayrıca, raporda kocasından ve eski kocasından görülen şiddetin yanı sıra, aile içi diğer şiddet biçimlerinin görmezden gelindiğine işaret etti. Yabancı kadınlara yapılan vurgu ve evde babadan, erkek kardeşlerden görülen şiddetin raporda yer almaması eleştirildi.
İleri sürdürülen argümanlar arasında, toplumda erkeklerin öfke ve bağımlılık gibi nedenlerle şiddet uyguladığı savı yer alırken, bunun toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve güç ilişkileriyle bağlantısı hakkında değerlendirmeler yapıldı. Büyükgöze, bu yaklaşımın şiddeti sadece erkeğin öfkesine bağlamanın yanlış olduğunu vurguladı. Ayrıca, yüksek öğrenim görmüş ve çalışan kadınların şiddete maruz kalmadığını varsaymanın ise gerçekleri yansıtmadığı belirtildi.
Rapora dair eleştiriler, metodolojinin ve perspektifin sorular sordurma ve şiddeti açıklama biçimine dair kuşkuları artırıyor. Ayrıca, maddi ve duygusal şiddetin, özellikle kayıtlara yansıyan ve yansıyan olmayan biçimlerinin, raporda yeterince yer almadığı ifade edildi.