13.10.2025 tarihli haberdeki yanlış bilgi düzeltildi. Haberde yer alan ifadeler kaldırıldı ve yabancı markaların artışıyla ilgili bilgiler doğrulanmıştır.

Abonelerimizin dikkatine! Düzeltme ve özür: Bugün (13.10.2025) saat 14.00’te yayınlanan “Mutfağımızda yabancı var, gıdada yabancı hegemonyası, et, tavuk, peynir, makarna, suya kadar pek çok ünlü yerli marka artık yabancıların" başlıklı haberimizde Nuh'un Ankara Makarnaları'nın Japon Nisshin Foods ve Marubeni Corporation ile Japon pazarına yönelik üretim için kurduğu ortaklık, markanın Japon bir firmaya satıldığı biçiminde sehven yer almıştır. Bu nedenle "Nuhun Ankara" ifadesini haberimizden çıkartır, abonelerimizden ve muhataplarından özür dileriz. Haberin düzeltilmiş hali aşağıdadır:
Mutfağımızda yabancı var, gıdada yabancı hegemonyası, et, tavuk, peynir, makarna, suya kadar pek çok ünlü yerli marka artık yabancıların
Uygulanan ekonomi politikalarıyla bastırılan kurlar, yüksek faizle özkaynakları tükenen ve finansmana erişimde zorlanan yerli şirketler ve değersizleşen TL’nin en belirgin sonucu, köklü ve önde gelen Türk şirketleriyle markaların ‘kelepir’ fiyatına yabancı şirketlerce satın alınması oldu.
Haber / Analiz: Zülfikar Doğan
(ANKARA) - Uygulanan ekonomi politikalarıyla bastırılan kurlar, yüksek faizle özkaynakları tükenen ve finansmana erişimde zorlanan yerli şirketler ve değersizleşen TL’nin en belirgin sonucu, köklü ve önde gelen Türk şirketleriyle markaların ‘kelepir’ fiyatına yabancı şirketlerce satın alınması oldu.
Doğrudan yabancı sermayeli yatırım, yeni teknoloji, yeni istihdam yaratmak yerine yıllardır piyasalarda faaliyet gösteren tanınmış Türk markaları, köklü aile şirketleri peş peşe uluslararası şirketler, körfez sermayesi, küresel gıda, kozmetik, lojistik zincirlerinin kontrolüne geçti. Özellikle gıdada yükselen fahiş fiyat artışları geniş kesimlerin temel gıda ürünlerine erişimini giderek daha fazla zorlaştırırken, Rekabet Kurulu’nun bu alanda faaliyet gösteren şirketlere, anlaşmalı fiyat belirleme, pazarı paylaşma vb. nedenlerle açtığı soruşturmalar, kesilen milyarlık para cezaları da etkili olamıyor.
Gıdada Fransız, İngiliz, ABD, Körfez, Japon sermayesi ünlü markaların yeni sahibi oldu
Tarımda uygulanan düşük taban fiyat ve düşük destekleme bütçesi, üretim düşüşü, üreticilerin üretimden uzaklaşması gibi sorunlar kronik hale gelirken çok sayıda gıda ürününde, kırmızı ve beyaz ette, süt ve şarküteri ürünlerinde, un, makarna, şişe ve damacana suyunda market raflarındaki yerli markaların pek çoğunun sahibi artık yabancı şirketler.
Sıvı yağda olağanüstü artan fiyatlar sonrası zeytinyağı giren hane sayısı azalırken Türkiye’nin en köklü ve bilinen zeytinyağı markaları Komili, Kırlangıç, Madra artık ABD’li Koninklikje Bunge şirketine ait. Ülker-Yıldız Holding’in bilinen margarin, ayçiçek ve sıvı yağ markası Bizim Yağ, Japon Ajinomoto’nun, Sana yağları ise ABD’li Unilever’in oldu. Beyaz et ve tavuk ürünlerinin en bilinen markalarından Banvit Brezilya-Katar ortaklığı, Ege Tavuk ve Yumurta (EGE TAV) Japonlar, kırmızı et markası Namet ise Katarlılarca satın alındı.
Süt ve süt ürünleri, peynir, yoğurt, tereyağı vb. ürünlerin bilinen markası Yörsan Dubaili Abraaj’ın olurken yabancı payının ve fiyatların en hızlı arttığı alanların başında damacana ve şişe su geliyor. Türkiye’nin yerli gıda devi Ülker ve Yıldız Holding’in market raflarındaki ve piyasadaki en yaygın süt, yoğurt, peynir vb. süt ürünleri markaları İçim Süt ve Dost Süt Ürünleri Fransızların küresel gıda tekeli Groupa Lactalis’e satıldı.
Ambalajlı su pazarında büyük paya sahip en bilinen markalardan Erikli’nin yanı sıra Sırma, Saka, Hayat, Akmina, Damla Su, Eski Pazar Memba Suyu vb. damacana, pet şişe su ve maden sularının sahipleri Fransız Danone ve Groupa Lactalis, İsviçreli Nestle Waters, Japon Dydo Drinco, ABD’li Coca Cola gibi küresel su, içecek ve meşrubat şirketleri
Oba, Filiz gibi en eski ve bilinen makarna, unlu mamul markaları İtalyan Barilla ve Japonya’nın önde gelen gıda devleri tarafından satın alınırken, tatlı, şekerleme, çikolata pazarının köklü şirketlerinden Kent Gıda ve bir başka ünlü şekerleme markası Jelibon artık İngiliz Cadbury Schweppes’e ait. Piyasadaki en eski gazoz markalarından Çamlıca’yı Japon Dydo Drinco aldı. Aynı şirket Türkiye’nin gıda devi Ülker’in piyasaya çıkarttığı Cola Turka’yı da 2015’te satın almıştı. Yedigün Gazoz ve Meşrubat şirketi ise ABD’li küresel meşrubat şirketi Pepsi Co. Çatısı altına girdi.
İngilizlerin asırlık Çay şirketi Lipton’un 39 yıl aradan sonra Türkiye pazarından çekilme kararı alması yanında Karadeniz bölgesinde Kamu İk
tisadi Teşebbüsü (KİT) statüsündeki Çaykur dışında Doğadan, Of Çay gibi pek çok yerli özel çay markası ABD’li Coca Cola ve küresel kahve devi Jacobs tarafından satın alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Varlık Fonu (TVF) bünyesine alınan ÇAYKUR ise TVF’ye geçtikten sonra sürekli şekilde her yıl rekor zarar ediyor. Bir dönem ÇAYKUR’un özelleştirilerek Katarlılara satılması gündeme gelirken daha sonra Abu Dabi Yatırım Fonu'na satılacağı iddiaları ortaya atıldı. ÇAYKUR özelleştirmesi süreci şimdilik askıda görünmesine karşın 2026’da hedeflenen 185 milyar liralık özelleştirme kapsamında ÇAYKUR’un da yer alması ciddi olasılık.
Kahramanmaraş’tan çıkan ünlü dondurma markası ve pastane-kafe zinciri MADO’nun ise önemli hissesi artık Katarlıların. Hazır gıda ürünleri, hazır çorbalar, tatlılar ve hatta kemik suyu, işkembe çorbası, kelle paçaya varana kadar Türk mutfağına ait pek çok ürün Kühne ve Dr. Oetker gibi uluslararası gıda markaları ve tekelleri tarafından üretilmektedir. Marketlerde reyon açılması zorunlu kılınan glutensiz gıda ve çölyak ürünlerinde de yine küresel tekel Dr. Schar piyasanın büyük kısmını elinde tutmaktadır.
CHP’li belediyeler ve Halk Ekmek tesislerinde çölyak hastaları için hızla yayılan glutensiz ürünlere rağmen, yabancı ve küresel markalar yüksek fiyatlarla rekabet etmektedir. Yine Türkiye’nin en köklü sirke markaları, üzüm ve elma sirkesi markası Kemal Kucuker geçtiğimiz dönemde Japon Gıda Devi Ajinomoto tarafından satın alınmıştır.
Diğer yandan gıda dışında hijyen ürünleri, kozmetikten şampuana, sabuna, lojistik ve kargo taşımacılığı gibi pek çok sektör ve ürün de yabancıların kontrolüne geçmiş, kelepir fiyatına satın almalarını sürdürmektedir. Yüzyılı aşkın geçmişe sahip Hacı Şakir sabun markası ve marka çatısı altındaki diğer temizlik ürünleri ABD’li Colgate’a satılmıştır. Seba Med Almanlara, Can Bebe Belçikalı Ontex’e, L’oreal Fransızlara, Hobby Şampuan ve hijyen ürünleri Hintli Dabur’a, ACE deterjan ise ABD’li P&G’ye satılmıştır. Türkiye’nin ilk ve en büyük kozmetik mağazaları zinciri Tekin Acar Fransa merkezli Sephora’ya geçmiştir. BATEK Nippon Paint’e, Polisan Boya ise Japon Kansai Paint’e satılmıştır.
Stratejik sektörlerde, lojistik ve kargo şirketlerinde de yabancıların payı artmıştır. MNG Kargo uluslararası lojistik devi DHL’e, Aras Kargo ise Avusturya’nın kamu lojistik ve kargo şirketi Austrian Post’a satılmıştır. En eski ve köklü özel kargo şirketlerinden Yurtiçi Kargo’nun yüzde 25’i ise Fransız GeoPost’a aittir. PTT posta, lojistik ve kargo hizmetleri de 2026’da özelleştirmeye alınabilir.
Son yıllarda özellikle gıdadaki yabancılaşma ve köklü yerli şirketlerin yabancı küresel gıda şirketlerince satın alınması dikkat çekmektedir. Market raflarında, bakkallarda birçok Türk markası, yabancı sahiplerin elinde bulunmaktadır.